Türkiye’nin İsveç’e NATO onayının ardından, ‘ikili ilişkileri yeniden canlandırma’ hedefiyle pazar günü Ankara’ya gelen ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Vekili Victoria Nuland, CNN TÜRK’ten Büşra Arslantaş’ın sorularını yanıtladı. Türkiye’ye F-16 satışından, CAATSA yaptırımlarına, Suriye’den çekilme iddialarından, ticari ilişkilere bir dizi sıcak başlıkta önemli mesajlar verdi. Tüm detaylar kameraman Barış Tan ve Melih Baytürk’ün özel röportajında.
Büşra Arslantaş: Ankara’dan merhabalar, geride bıraktığımız hafta, yıllardır güven sorunu ile anılan Türkiye-ABD ilişkileri açısından temkinli iyimserlik içinde de kritik bir haftaydı. Türkiye İsveç’in NATO üyeliğine onay verdi.
Biden yönetimi ise Türkiye’ye F-16 satışı için kongreye resmi bildirimde bulundu. Süreç henüz tamamlanmış olmasa da, ikili ilişkilerdeki bu pozitif hava acaba yeni kapılar açar mı? Özellikle de yıllardır çözüm bekleyen dikenli dosyalarda, en başta da güvenlik alanındaki anlaşmazlıklarda çare olur mu? İşte bölgedeki baş döndüren gelişmelerle birlikte hepsini konuşacağız.
Konuğumuz önemli bir isim: ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Vekili Victoria Nuland. Sayın Bakan Yardımcısı Vekili Victoria Nuland, Türkiye’ye hoş geldiniz ve zaman ayırdığınız için teşekkürler.
Victoria Nuland: Teşekkürler Büşra, yeniden Türkiye’ye gelmekten ve seninle olmaktan memnuniyet duyuyorum.
Büşra Arslantaş: Aylar süren görüşmelerin sonunda, Türkiye İsveç’in NATO üyeliğine onay verdi ve siz de hemen bu gelişme sonrası Türkiye’yi ziyaret ediyorsunuz. NATO bu yıl 75. yıldönümünü kutlamaya hazırlanırken, Türkiye’nin İsveç’in NATO üyeliğine yeşil ışık yakması, ABD, NATO ve özellikle de Türkiye-ABD ilişkileri açısından ne anlama geliyor?
‘NATO’YA İKİ YENİ ÜLKE EKLENİYOR. BU DA İTTİFAKIMIZI GÜÇLENDİRİYOR’
Victoria Nuland: Teşekkür ederim Büşra. Türkiye’nin İsveç’in NATO üyeliğini onaylamasının hemen ardından burada bulunmamın bir tesadüf olmadığı konusunda haklısın. Bildiğin üzere Finlandiya’nın da katılımıyla NATO’ya iki yeni ülke ekleniyor. Bu da ittifakımızı güçlendiriyor. Türkiye’nin İsveç’e ‘evet’ diyerek bize katılmasını da büyük memnuniyetle karşılıyoruz. Bildiğin üzere bunun yaşanmasını beklerken bir süre duraklama demeyeyim ama ilişkilerimizde en baskın konu bu oldu. Bu nedenle Dışişleri Bakanı Blinken’ın benden yapmamı istediği şeylerden biri de ilişkimizin geri kalan kısmını yeniden canlandırmak ve temmuz ayında Washington’da yapılacak NATO zirvesine hazırlanmak da dahil olmak üzere 2024 yılında yapmamız gereken şeyler hakkında konuşmaya geri dönmekti. Dolayısıyla bu çok önemli ilişkide hep birlikte işimize tam olarak geri dönerken ekonomi, güvenlik ve insan ilişkileri açısından her şeyi planlamak için çok iyimser bir ziyaret oldu.
Büşra Arslantaş: O zaman ilişkilerin geri kalanını yeniden canlandırmakla devam edelim. Şimdi de Türkiye, ABD’den pozitif ve somut adımlar bekliyor, F-16’ların satışı ve modernizasyonu konusunda. Türkiye’nin İsveç’e onayının ardından ABD Dışişleri Bakanlığı Kongre’ye resmi bildirimde bulundu. Bildiğimiz kadarıyla kongrenin 15 günü var herhangi bir itiraz için. Bu 15 günlük süre ne zaman bitiyor? Bu sürecin ne zaman resmi olarak sona ermesini bekliyorsunuz? Onay konusunda hem senato hem de Temsilciler Meclisi’nin dış ilişkiler komitesi başkanları olumlu mesajlar verdi. Kongrenin Türkiye’ye bu satışı engellemesi, durdurması ya da geciktirmesi gibi bir olasılık görüyor musunuz?
‘ZATEN BÜYÜK BİR F-16 FİLONUZ VAR’
Victoria Nuland: Siz kendi parlamentonuzda çalışırken, biz de kongremizde Türkiye’nin F-16 filosunu geliştirmesinin Amerikan güvenliği için çok önemli olduğunu, bu seviyede tamamen aktif ve katılımcı olmasının müttefikler arasında yük paylaşımı için önemli olduğunu anlatmaya çalışıyorduk. Zaten büyük bir F-16 filonuz var. Ancak bunu geliştirmek bizim için önemli olacak. 15 günlük süre cuma gecesi başladı. Aslında cumhurbaşkanınız imzayı attığı an oldukça heyecanlıydı. Kurye uçağa bindi, Dışişleri Bakanlığına teslim etti ve biz de bildirimimizi kongreye ilettik. Cuma gününden itibaren 15 gün sonra bu bildirim süresi sona erecek ve ardından uygulamaya geçeceğiz.
Büşra Arslantaş: Bir noktayı daha merak ediyorum. Amerikan Kongresi Araştırma Servisi Raporu’na göre, bu satış kongreden geçse bile, üretici firmanın elindeki iş yükü sebebiyle, Türkiye’nin yeni uçakları alabilmek için uzun bir süre 3 yıl kadar, ki uzun bir süre bunu beklemesi gerekecek. Bu konuda bilginiz var mı? İttifakın güney kanadının başlıca koruyucusu olan Türkiye’nin bu uçakları almasını hızlandırmak ve Türkiye’ye öncelik verilmesini sağlamak için Biden yönetiminin planı nedir?
Victoria Nuland: Öncelikle bu anlaşmanın birkaç parçası var. Bunlar mevcut jetlerin modernizasyonu ve yeni jetlerin satışı. İki parça da önemli. Anladığım kadarıyla modernizasyon derhal başlıyor. Açıkçası yeni jetlerin ne zamana hazır olacağını ezbere bilmiyorum, ancak Türkiye’nin bu jetlere kavuşmasının ABD için bir öncelik olduğu aşikar.
Büşra Arslantaş: ABD’nin F-16 satışı konusunda sözünü tutmasını umuyoruz, çünkü ‘İki ülke arasındaki güven problemi nasıl çözülecek?’ sorusu yıllardır Türkiye’de de tartışma konusu. Açıkça Ankara’nın Washington’dan beklentilerinden biri de, NATO’nun kilit üyelerinden biri olan Türkiye’nin askeri kabiliyetini ile muharebe hazırlığını, ve iki ülke ilişkilerini de olumsuz etkileyen CAATSA yaptırımlarının kaldırılması. Sizce bu konuyu görüşmek için ortak zemin var mı? Ayrıca Türkiye’nin F-35 programına dönüşü için herhangi bir görüşme var mı?
‘CAATSA YAPTIRIMLARINI TETİKLEYEN BUYDU’
Victoria Nuland: Büşra, sadece bir hatırlatma yapmak için söylüyorum. CAATSA yaptırımları, hükümetinizin Rusya Federasyonu’ndan S-400 hava savunma sistemleri satın alma kararıyla ilgiliydi. CAATSA yaptırımlarını tetikleyen buydu.
Büşra Arslantaş: Türkiye, talep ettiği şartları karşılamadığı için ABD’den patriot alamadı.
ABD, TÜRKİYE’Yİ F-35 AİLESİNE GERİ ALMAKTAN MEMNUNİYET DUYACAKTIR
Victoria Nuland: Patriot satışını müzakere etme sürecindeydik ve bu müzakereler devam ederken Türkiye başka bir yöne gitti. Bu yüzden bugün bazı görüşmeler yaptık. Açıkçası bu S-400 meselesini halledebilirsek, ki bunu yapmak istiyoruz. ABD, Türkiye’yi F-35 ailesine geri almaktan memnuniyet duyacaktır. Ama önce bu diğer meseleyi çözmeliyiz ve bunu çözerken aynı zamanda Türkiye’nin güçlü bir hava savunmasına sahip olmasını sağlamalıyız.
Büşra Arslantaş: Türkiye’ye çözüm için bir formül önerdiniz mi?
CAATSA MESELESİ VE F-35 GÖRÜŞMELERİ
Victoria Nuland: Yine söylüyorum, uzun yıllardır hem S-400 alımından önce hem de o zamandan beri hava savunmasını güçlendirmeyle ilgili görüşmeyi teklif ediyoruz. Bildiğiniz üzere bu karmaşık bir konu. Bugünlerde herkesin hava savunmasına ihtiyacı var. Bunu dünyanın her yerinde görüyoruz. Ama yine de bu konuyu aşabilirsek, CAATSA meselesi ortadan kalkacak ve F-35 konuşmalarına geri dönebileceğiz.
Büşra Arslantaş: Stratejik mekanizma çerçevesindeki görüşmeleriniz nasıl geçti? Hangi öneri ile geldiniz ve ne kararlar aldınız? Çünkü biliyoruz ki stratejik mekanizma, ikili ilişkilerin yeniden canlandırılması için önemli. Örneğin ticari ilişkileri artırmak için planınız var mı?
‘TÜRKİYE ARTIK 155MM’LİK MÜHİMMAT ÜRETİYOR, BUNA ÇOK İHTİYACIMIZ VAR’
Victoria Nuland: İlişkimizin tüm yönleri hakkında çok iyi görüşmeler gerçekleştirdik. Dediğim gibi 2024 için iddialı bir dizi hedef ortaya koymak amacımızdı. Enerji ve çevre konulu yaklaşmakta olan bir diyaloğumuz var. Yeni temiz enerji teknolojileri üzerinde birlikte çalışmak istiyoruz. Bu konuda da ortadaki potansiyel hakkında iyi bir görüşme gerçekleştirdik. TIFA şemsiyesi altında ticaret görüşmelerimiz de olacak. Bunun da önümüzdeki aylarda gerçekleştirmeyi umuyoruz.
ABD’li işletmelerle görüşme fırsatım oldu, üzerinde çalıştığımız bazı büyük anlaşmalar var. Umarım bunlar meyvelerini verir. Savunma sanayiinde de yeniden çalışmaya başladık. Türkiye artık 155mm’lik mühimmat üretiyor. Buna çok ihtiyacımız var. Ukrayna’nın çok ihtiyacı var. Bunun üzerinde çalışıyoruz. Aynı zamanda birlikte çalışabileceğimiz diğer türden savunma ticareti girişimleri üzerinde de çalışıyoruz. Tabii ki tarım, tekstil ve benzeri alanlarda halihazırda çok şey yapıyoruz. Bunlar çok çok önemli. Son yıllarda terörle mücadele konusundaki görüşmelerimiz olması gerektiği seviyede değil. Bu nedenle sağlam bir terörle mücadele diyaloğuna geri dönmek istiyoruz. Ve tabii ki Ortadoğu’daki tüm zorluklarla ilgilenmek ve tartışmak konusunda ortağız. Bu nedenle bu sefer daha çok bunlar iki tarafın da aklındaydı.
Büşra Arslantaş: Türkiye’de herkes “Konu terörle mücadele olduğunda ABD neden Ankara’nın rahatsızlıklarını dikkate almıyor? Neden terörle mücadelede müttefiki Türkiye ile omuz omuza durmuyor?” diye soruyor. Ayrıca kritik bir diğer gelişme de, biden yönetiminin Suriye’den çekilme planı var mı? Varsa neden? Şayet bu iddia doğruysa ABD Türkiye’den oradaki boşluğu doldurma konusunda yardım istedi mi? Herhangi bir teklifte bulundu mu?
‘ONLARCA YILDIR TERÖRLE MÜCADELEDE ORTAĞIZ’
Victoria Nuland: Öncelikle şunu netleştireyim. ABD Suriye’den çekilmiyor. Dün İstanbul’daki kilisede yaşanan trajik olayların da gösterdiği gibi, ki orada hayatını kaybedenler için de başsağlığı diliyoruz. DEAŞ hala pek çok yerde aktif ve biz onlarca yıldır terörle mücadelede ortağız. Özellikle de DEAŞ nerede olursa olsun, onunla mücadelede güçlü ortaklar olduk. Bunun Türkiye ile devam etmesi gerekiyor, Irak’ta da olsa Suriye’de de olsa… Bu mücadelenin nasıl yürütüleceği konusunda her zaman aynı fikirde olmasak da iş birliğimizi güçlendirmek her zamankinden daha önemli. Bu dün İstanbul’da da görüldü, Ürdün’deki kendi kuvvetlerimiz karşısında da trajik bir şekilde görüldü. Bu nedenle birbirimize ihtiyacımız var. Konuştuğumuz konulardan biri de terörle mücadelede iş birliğini yeniden güçlendirmek ve Suriye’de nasıl bir yol izleyeceğimiz konusunda diyalog kurmaktı çünkü iki tarafın da orada özellikle terörle mücadele konusunda önemli çıkarları var.
Büşra Arslantaş: Gazze’deki duruma gelince… İsrail’in stratejik ortağı olarak, ‘dünyanın süper gücü’ denilen bir ülke olarak, en azından geçmişte bölgede barış için arabuluculuk yapmış bir ülke olarak neden İsrail’in Gazze’deki katliamını durdurmuyorsunuz? Neden İsrail’in Gazze’deki saldırılarına bir sınır koymuyorsunuz?
‘EN ÖNEMLİ OLAN ŞEY, HAMAS VE İSRAİL ARASINDA BİR REHİNE ANLAŞMASI İMZALANMASI’
Victoria Nuland: Büşra bunların nasıl başladığını hatırlamamız önemli. Bu Hamas’ın İsrail topraklarında İsrail’e yaptığı vahşi bir saldırıyla başladı. İsrail de tabii ki karşılık verdi. Şimdi masum sivilleri büyük bir tehlike altına sokan bir durum var. İnsani yardımın Gazze’ye girebilmesini sağlamak için İsraillilerle yoğun bir şekilde çalışıyoruz. Böylece insanlar olabildiğince korunabilsin. Ancak şu anda en önemli olan şey Hamas ve İsrail arasında bir rehine anlaşması imzalanması için son günlerde yürüttüğümüz çalışmalara devam edebilmek. Bu sayede çatışmalarda önemli bir duraklama yaşanabilir. Bu da daha fazla insani yardım sağlanmasına olanak sağlayıp ileriye dönük bir yol hakkında diyaloğa olanak sağlayabilir. Bu çok çok önemli ve şimdi bunun üzerinde çalışıyoruz.