Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Zeytin ve zeytinyağı konusu bu kadar gündemdeyken olunca diğer kötü niyetlilere de gün doğmuş oldu. Biz hafta başından itibaren 7 bin 500 arkadaşımızla rutin denetimlerimizin dışında zeytinyağı üretim ve satış merkezlerini denetlemeye başladık. Bununla alakalı da denetimlerimiz devam edecek dedi.
3’üncüsü düzenlenen Türkiye Tarım Zirvesi, Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’nın katılımıyla Turkuvaz Medya Merkezi’nde gerçekleşti. Düzenlenen tarım zirvesinde tarımdaki gelişmeler ve tarımın geleceği hakkında birçok konu ele alındı. Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı zirve sonrası basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
“ÜRETİCİMİZİ KORURKEN DE BİZ AYNI ZAMANDA TÜKETİCİMİZİ DE KOLLAMAK ZORUNDAYIZ”
Tarladan rafa gelen ürünlerin fiyatları arasındaki farkın fazla olmasının nedenleri konusunda kendisine yöneltilen soruyu cevaplayan Bakan Yumaklı, “Önceliğimiz gıda arz güvenliğini sağlamak. Hem ülkemizin ihtiyacı olan, vatandaşımızın ihtiyacı olan gıdasının üretimini sağlamak ve bunun sürekliliğini temin etmek. Hem ihracatımızla alakalı kısmını da yine üretimini sağlamak. Bunun dışında yine ülkemize gelen 50 milyonun üzerinde turist var. Onlarında üretimden ihtiyacımız olan kısmını yine sağlamak. Velhasıl üretimle alakalı kısım ve bunun sürdürülebilirliği bizim odak noktamız. Fiyatlama konusunda elbette birçok unsur var. Bunların arasında en önemli kısmı şu; çiftçimizin üretmiş olduğu üründen herhangi bir şekilde zarar etmesini biz hiçbir şekilde müsaade etmiyoruz ve etmeyeceğiz. Bununla ilgili içeride de söyledim, 64 milyar lira bu yılın sonu itibariyle çiftçimize destek verilmiş olacak. Bu önümüzdeki yıl da bu rakam yaklaşık 91 buçuk milyar lira olacak. Çiftçimizin üretmeye devam etmesi ile alakalı onun üretiminden elde etmiş olduğu üründen zarar etmemesi ile alakalı her türlü tedbiri alıyoruz. Ancak söylemiş olduğunuz kısım üretimin ve çiftçinin oluşturduğu bir husus değil. Bunun içerisinde birçok unsur var. Taşıma maliyetleri, işçilik maliyetleri, enerji var. Bunlar da bir noktada anlaşılabilir. Bizim kabul etmediğimiz ve ısrarla üzerinde durduğumuz Ticaret Bakanımızın da çok sık açıkladığı en son sayın Cumhurbaşkanımızın da net bir şekilde ifade ettiği husus fahiş fiyat ve stoklama davranışları. Bu söylediklerinizin içerisinde bunlar varsa bunların üzerine gidiyoruz. Ticaret Bakanlığımız ile bizim aramızda çok geçişken süreçlerimiz de var. Bu süreçleri de birlikte yönetiyoruz. Bu hususta örneğin herhangi bir ürün üretildiği andan itibaren artık pazara gideceği esnada 3 lira diyelim ama daha sonra rafa gittiğinde unun 10 katı kadar bir maliyet üzerine bindiriliyorsa bu normal değil. İşte bütün bu süreçlerin hepsine bakıp gereğini yapıyoruz. Gereğini yapmaya da devam edeceğiz. Ben buradan çok kıymetli üreticilerimizin emekleriyle alakalı onların kazançlarını geriye götürecek hiçbir şeye izin vermeyeceğimizi söylemek isterim. Üreticimizi korurken de biz aynı zamanda tüketicimizi de kollamak zorundayız. Buradaki emeği kendi menfaatleri uğruna olması gerekenden daha fazla bir fiyatlama davranışıyla tüketicinin de aynı şekilde zarar görmesini sağlayacak hiçbir davranışa da izin vermeyeceğiz. Bunu hükümet olarak, bakanlıklar olarak buradan tekrar ifade etmek istiyorum” dedi.
“GEÇEN YILDAN HİÇ ELİMİZDE BİR ÜRÜN OLMADIĞINI VARSAYSAK BİLE BU YIL ÜRETİLECEK OLAN ÜRÜN, BİZİM TÜKETİMİMİZ İÇİN YETERLİ”
Gündemde olan zeytinyağı üretimi konusunda kendisine yöneltilen soruyu cevaplayan Bakan Yumaklı, “Ülkemizde çok rekor bir zeytin hasadı oldu. Bundan da 422 bin tonluk zeytinyağı üretimi yapıldı. Bizim ülkemizin zeytinyağı ihtiyacı yıllık 160 bin ile 180 bin ton arasında. Bu yıl düştü denilen rekolteden elde edilen zeytinyağı miktarı 180 bin ton olacak. Yani geçen yıldan hiç elimizde bir ürün olmadığını varsaysak bile bu yıl üretilecek olan ürün, bizim tüketimimiz için yeterli. Peki neden bu durum ortaya çıktı? Çünkü kurumlardan birisi hiç dolaşımı olmayan, son derece az bir ürünün fiyatını sanki ortalama zeytinyağı fiyatıymış gibi açıkladığı andan itibaren biraz önce söylediğim her fırsatı değerlendirmek ile alakalı kendisine yol arayanlara açıkçası bir alan açılmış oldu. Daha sonrasında ilgili kurumlar Zeytinyağı Konseyi, biz herhangi bir arz güvenliği ile ilgili sorun olmadığını, ülkemizde yeteri kadar zeytinyağının olduğunu ve hatta fazlamız olduğunu belirtti. Diğer kurum da ben öyle kastetmemiştim aslında benim bahsetmiş olduğum ürün fiyatı bizim hiç almadığımız bir ürünün fiyatıydı gibi bir açıklama yaptı. Buradaki garabeti görüyorsunuz. Dolayısıyla bu tür şeylere de izin verilmeyeceğini belirtmek isterim. Zeytin ve zeytinyağı konusu bu kadar gündemdeyken olunca diğer kötü niyetlilere de gün doğmuş oldu. Biz hafta başından itibaren 7 bin 500 arkadaşımızla rutin denetimlerimizin dışında zeytinyağı üretim ve satış merkezlerini denetlemeye başladık. Bununla alakalı da denetimlerimiz devam edecek. Bu sıra dışı denetimlerimiz ağustos ayından bu yana farklı sektörlerde devam ediyordu zaten. Toplu yemek tüketim yerleri, et ve süt ürünlerinin satıldığı yerler, unlu mamullerin satıldığı yerler gibi. Bu haftadan itibaren de 3 hafta süreyle gerektiği zamanda daha da uzatılacak bu süre. Bunu uzatacağız ve arkadaşlarımız vatandaşımızın güvenilir gıdaya ulaşmasıyla alakalı kasıtlı olanların ortaya çıkarılması ve bunların engellenmesi için denetimlerini sürdürmeye devam edecek” ifadelerini kullandı.
“BUGÜNDEN İTİBAREN ARTIK TOPLUMUMUZUN GÜNDEMİNDE EN ÖNEMLİ BAŞLIK OLARAK SU YER ALACAK”
Su konusunun gündemlerindeki önemini vurgulayan Bakan Yumaklı, “Su konusu bundan sonra bizim gündemimizde olmaya devam edecek. Sadece bir gün değil, bir hafta değil, bir ay değil bundan sonraki hayatımızın geri kalan bölümünde su en önemli gündem maddemiz olacak. 31 Ocak’ta Su Seferberliği İlanı yapılmıştı. AncakEmine Erdoğan hanımefendinin himayelerinde şükranlarımı arz ediyorum. Çünkü Sıfır Atık’tan sonra hakikaten toplum için son derece önemli hatta dünya için önemli bir başka projeyi de kendileri himayelerine aldılar. Bu konuda bize inanılmaz destekleri var. Tekrar teşekkür ediyorum. 31 Ocak’ta yapılan bu su seferberliği lansmanından sonra maalesef 6 gün sonra Şubat depremi yaşadık. Bir ara vermek zorunda kaldık. Bugünden itibaren artık toplumumuzun gündeminde en önemli başlık olarak su yer alacak. Kullanım yerlerine göre farklı etkinlikler, tarım kullanımlarında bu kullanımı sağlayan topluluklarla yapacağız. Sanayi kullanımlarında yine öyle. Bireysel kullanımlar da özellikle belediyelerde dahil olmak üzere buradaki kayıp ve kaçakları engelleme konusu, yani 360 derece bir su seferberliği ilan edilmiş olarak devam edecek durumda. Aynı zamanda da Ulusal Su Kurulu Türkiye’nin en üst suyu yöneten, su ile alakalı gelinen noktaları sürekli gözden geçiren bir karar mekanizması olarak yasal düzenlemelerde yerini almış oldu. Ama her şey yasal düzenleme değil ben buradan bütün toplumumuza bir mesaj vermek istiyorum. Su konusu toplumsal mutabakatla en olması gereken en verimli şekilde kullanmakla ancak problemi hallederiz demiyorum, yönetiriz. Kriz olmadan yönetiriz. Bu konuda ben bütün vatandaşlarımızın desteklerini istirham ediyorum” dedi.